Farklı bir kafa

Hayatımızdaki her şey oyun. Arkadaşlıklarımız, aşklarımız, hepsinde oyunlar oynuyoruz. Biz insanlar monoton olamıyoruz çünkü atraksiyonlar olmalı hayatımızda. Böylesinin daha zevkli ve sürdürülebilir olduğunu düşünüyoruz. Bu yüzdendir ki şarkı sözleri ya da filmlerden atıflarda bulunuyoruz birbirimize. Kolayca anlaşılmasın diye zeka serpiştiriyoruz aralarına sanki "sana yazıldı, ama olmayabilir de" der gibi. Açık ve net değil, kelime oyunları hayatımız.

Özellikle de aşkta, klasik değil farklı kılmak için her şeyi yapıyoruz. Oyunlar oynuyoruz, kedinin fare ile oynadığı gibi oynuyoruz karşımızdaki ile. Elde edene kadar onu elimizden gelen her şeyi yapıyoruz. Ağımıza düştüğü zaman ise hevesimiz kaçıyor ve bu hissi tekrar yaşamak için başkasına yöneliyoruz ve bu böyle sürüp gidiyor. Ve bazen bu oyunların çoğu sırf bir kaç dakikalık beden zevki yaşamak için yapılıyor. Ne de heyecan verici!

Bununda bir bahanesi var, tutsak olmamak. Bağlanmamak birine. Özgür kalmak, kaçmak, uzaklaşmak. "Aşk tutsaklıktır" çünkü. Bir kere bağlanırsan, çözülmen zor. Bu gün okuduğumuz *Mary Wroth'un sonesinde de bundan bahsediyordu. Tutsak olmak birine, daha doğrusu aşka. Kuzenine olan aşkını böyle tanımlıyordu bayan Wroth: TUTSAKLIK, SAVUNMASIZLIK. Son söz özellikle bunu vurguluyordu: "I love, and must: So farewell liberty" Daha açık ifade edilemez bence. Cesaretin varsa tutsak ol sen de.

Ya da daha kolayı var: Oyun! "If you play right you can be all mine" diyor bir şarkı sözünde zaten bütün mesele de bu değil mi.

* Mary Wroth/ Pamphilia to Amphilanthus- sone 16

Yorumlar

Popüler Yayınlar