"The incredible seduction of unimaginable"
Çimlerde oturmuş başımı yaslıyorum dizime. Çevremde o kadar güzel renkler var ki bu ayda, montum parlament mavisi, çimler yemyeşil, yeşilimsi bir keten pantolon var üzerimde, hava sarı sıcak ve sonbaharın bordo-kırmızı-sarı yaprakları. Ne kadar güzel bu gün diye düşünüyorum, arkadan hafif serin bir rüzgar esiyor fakat kafamı kurcalayan soru çıkıyor açığa: neden o değil? Yani her şey tamam diyorum hava çok güzel, zaman tam uygun ama sonra aklıma geliyor ki olmayacak bir şeyin peşinden koşturuyorum. Sonunu bildiğim bir şeye yine de tutkuyla heyecanla atlıyorum. Ateşe atlamak gibi. Yaralanacağımı acı çekeceğimi bile bile. Onun yörüngesinde dönüyorum ama ona ulaşamıyorum. O benim için tam anlamıyla uygunken, ben onun için değilim. Kafasını karıştırıp onu olduğundan başka birine dönüştürmeye çalışıyorum. Oysa ki geri çekilip gitmesine izin vermeliyim. Bana ait olmayan bir şeyi salmalıyım, özgür bırakmalıyım. Ama yapamıyorum çünkü bir uyuşturucunun etkisindeyim, aldığımda ondan başkasını görmediğim bulamadığımda kendi içime kapanmamı sağlayan bir uyuşturucu. Tamamen onun tarafından çevrelendim!
"I am the girl reading a book from across the street and waiting for someone that I'll never meet" Buna rağmen çevrelendim ve hareket edemiyorum. Bulduğum bir şeyi kendi isteğimle kaybetmek zorundayım ki bu zamana kadar da kazandığım çok şey olduğu söylenemez. "Its like you are my mirror and my mirror staring back at me" Başka şeylere yönelmeliyim. Yine kızarıyor yanaklarım ve ne olacak diye bekliyorum. Gitmesine izin vermeliyim ama başkasının bir daha bu kadar etkili olacağına inanmıyorum. Hurts'ün sözleri dökülüyor dudaklarımdan;
"So change your mind
And say you are mine
Don't leave tonight
Stay"
Bencilce ve imkansızca.
Asıl soru; Ne yapmalıyım!?
"I am the girl reading a book from across the street and waiting for someone that I'll never meet" Buna rağmen çevrelendim ve hareket edemiyorum. Bulduğum bir şeyi kendi isteğimle kaybetmek zorundayım ki bu zamana kadar da kazandığım çok şey olduğu söylenemez. "Its like you are my mirror and my mirror staring back at me" Başka şeylere yönelmeliyim. Yine kızarıyor yanaklarım ve ne olacak diye bekliyorum. Gitmesine izin vermeliyim ama başkasının bir daha bu kadar etkili olacağına inanmıyorum. Hurts'ün sözleri dökülüyor dudaklarımdan;
"So change your mind
And say you are mine
Don't leave tonight
Stay"
Bencilce ve imkansızca.
Asıl soru; Ne yapmalıyım!?
'i have struggled in vain and i can bear it no longer. these past months have been a torment. i came to rosings with the single object of seeing you..'
YanıtlaSil''i dont know if i had to or not,or i love and must.I still keep going with you although i know it was -Just For Tonight-''